Yasemin Güler
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bursa
  4. Susuz kalan şehir…

Susuz kalan şehir…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kendisine su konusunda yapılan atıflarla tarihin sayfalarında yerini alan Bursa bundan sonra ‘sular içinde susuz kalan şehir’ olarak anılacak bir süre.

Susuzluğumuz konusunda gerçekleri açıklamak maksadıyla basın mensuplarını Doğancı Barajı’nda ağırlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey; “Şu anda üç günde bir yapılan su kesintileri devam edecek; bu konuda bir değişiklik öngörmüyoruz” diyerek beklediğimiz müjdeli haberi verdi.

Durum daha da kötü olabilirdi, buna da şükür…

Ellerimiz semada yağmur bekliyoruz…

Biz yağmur beklerken, başkanlar arası su savaşlarının devam ettiğini de söylemek lazım. Hatırlarsanız önceki dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, sosyal medyadan yayınladığı bir video ile susuzluğumuzun nedeni olarak Başkan Bozbey’in yanlış yönetimini işaret etmişti. Bu toplantıda Bozbey kanadından Aktaş’a yanıt da geldi.

“Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı, Ocak 2021’de yaptığı açıklamada aynen şöyle demişti; ‘2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla birlikte, inşallah 2050 yılına kadar herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız’

Ancak soruyorum; 2023’te gelmesi gereken su nerede? Gören var mı? Yani o dönemde tüm planlar, bu hattın 2023 yılında devreye girmesi üzerine kurulmuştu. Peki, ne oldu da bu hat 2023’te devreye girmedi?”

Soru güzel ve yerinde…

Başkan Bozbey’in işaret ettiği tarihten itibaren su konusunun konuşulduğu ve Alinur Aktaş’ın konuk olduğu tüm toplantılarda kemikleşmiş bir cümle kuruluyordu; “Biz Çınarcık Barajının yapımını belediye olarak üstlendik. Bu barajı DSİ yapsaydı 20 yılda bitiremezdi, biz iki yılda bitirip Bursa’yı susuzluktan kurtaracağız

Genellikle bu cümlenin sonunda salondaki DSİ yetkilisi ayağa kaldırılır ve cümle yetkili isme onaylatılarak DSİ’nin baraj projesini 20 yılda bitiremeyeceği, belediyenin büyük bir abilik göstererek projeyi üstlenip Bursa için ciddi fedakarlıklara katlandığı ifadesi kuvvetlendirilirdi.

Devletin önemli bir kurumu olan DSİ’nin bu biçimde örselenmesine ben bizzat birkaç kez şahit oldum. Başka habercilerin şahitlikleri ile sayı artırılabilir elbette.

Neyse gelelim konumuza…

Başkan Bozbey durumun tamamen farklı olduğunu dile getirerek şöyle diyor;

“2002 yılında Çınarcık Barajı ile ilgili hazırlıklar tamamlanmıştı. Ancak altını çizmek isterim ki, 2002 yılında tamamlanan bu projenin bugüne kadar Bursa’ya taşınmaması teknik bir eksiklik değil, tamamen idari bir sorumsuzluktur. Bunun adı da açıkça vurdumduymazlıktır.

2002 yılından bu yana birçok girişim yapılmış, fakat hiçbirinde sonuç alınamamıştır. DSİ ve BUSKİ arasında isale hattının yapımı için farklı dönemlerde çeşitli yazışmalar yapılmıştır. Örneğin 2015 yılında, Çınarcık Barajı içme suyu entegrasyon projesinin 2015 yılı yatırım programına alındığı, DSİ 1. Bölge Müdürlüğü imzasıyla BUSKİ’ye resmi olarak bildirilmiştir. Bu yazı da elimizde mevcuttur.

DSİ diyor ki; ‘Ben isale hattını, depoları ve arıtma tesisini yapacağım. Siz de bu yatırımı 15 yıl içinde, TL olarak bize ödeyin.

Ancak o dönemde bu teklifi reddediyorlar. Dört yıl boyunca bekletiliyor, ardından proje tamamen iptal ettiriliyor. Daha sonra ne yapılıyor? 155 milyon Euro tutarında kredi alınıyor ve BUSKİ bu krediyle borçlandırılıyor. Ardından ihale süreci başlatılıyor ve sonuçta BUSKİ yaklaşık 155 milyon Euro borç altına sokuluyor.

Yani, eğer DSİ projeyi planladığı gibi hayata geçirseydi, Bursa bugün Çınarcık suyuna çok daha erken kavuşmuş olacaktı. Ne bugün bu konuları konuşuyor olacaktık, ne de Bursa’nın su sorunu gündemimizde olacaktı. Üstelik BUSKİ de bu borç yükünün altına girmemiş olacaktı!”

Başkan Bozbey’in anlattıklarına bakılırsa projeyi bilinçli olarak öteleyen, durduran, iptal ettiren ve ardından döviz borçlanmasıyla ihale eden yönetim aslında Aktaş yönetimi. Öyle abilik falan gibi duygular bu hikayede yok.

Açıklamalar şöyle devam ediyor; “Bir kez daha vurguluyorum, projeyi durdurmadık, asla durdurmadık. Aksine, proje bizim duyarlılığımız ve kararlılığımız sayesinde hızla ilerliyor. Göreve geldiğimizde projenin ilerlemesi sadece %5 seviyesindeydi; ancak isale hattı kısmı şu anda %90 civarında tamamlanmıştır!”

Bir ürün kıt olunca paylaşımda adalet olup olmadığı hemen mesele olur. Su konusunda da benzeri bir kızgınlık yaşanıyor Bursa kamuoyunda bir süredir. Yine Başkanın açıklamalarından yola çıkarak belirtmek istiyorum; Bursa’nın suyunun yüzde 10’unu sanayi kullanıyor. Şu dilimizden düşürmediğimiz paketlenmiş su tesisleri ise içme ve kullanma suyunun yaklaşık %4’ünü şişeleyip satıyor tüm Türkiye’ye. Bursa’da halihazırda 32 özel su şirketi bulunuyor ve bu şirketlerin su kaynaklarını yönetme yetkisi ve tasarrufu, Mayıs ayı itibariyle Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’na devredilmiş durumda. Yani mevzunun Büyükşehir Belediyesi ile hiçbir ilgisi yok.

Şimdi gelelim Vehbi’nin kerrakesine…

Bugün toplantıdaki yerini alan, ilerlemiş yaşına rağmen konu ‘su’ olunca tüm organizasyonlara katılım sağlayan geçmiş dönem Başkanlarından Erdem Saker’in döneminde yapılan çalışmaları bir kenara bırakırsak, şehirde geleceği düşünerek tek bir adım dahi atılmamış. Günü kurtarma çalışmaları bir yana, var olan kaynaklar israf da edilmiş, üzerinden para da kazanılmış…

Altını kalın kalın çizmemiz gereken şey şu; bu şehirde elektrik kesilse garibana kesiliyor, zenginin jeneratörü var. Bu şehirde su kesilse garibana kesiliyor, zenginin su deposu var

Gerisi lafı güzaf…

Susuz kalan şehir…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir