Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun bugün gerçekleştirdiği toplantıyı değerlendiren Ekonomist Şevket Sayılgan, 2026’da belirlenecek asgari ücretin hem özel sektör hem de kamudaki ücret politikalarını doğrudan etkileyecek kritik bir gösterge olduğunu söyledi. Sayılgan, son yıllarda asgari ücretin piyasalarda adeta bir “çıtaya” dönüştüğünü ve fiyatlama davranışlarının büyük oranda bu seviyeye göre şekillendiğini belirtti.
“Benim kişisel öngörüm yüzde 20”
Merkez Bankası’nın “beklenen enflasyona göre pozisyon alma” yaklaşımını hatırlatan Sayılgan, kendi tahminini şöyle aktardı:
“Beklenen enflasyonun orta noktası yüzde 16, üst sınır yüzde 19, alt sınır yüzde 13. Bu tabloya bakıldığında yüzde 20’lik bir zam makul bir perspektif sunuyor.”
Temmuz’da yeni bir artış mesajı, erken seçim sinyali olabilir
Sayılgan, zam oranının yalnızca yılın ilk yarısı için geçerli olduğu ve “Temmuz’da yeniden değerlendirilecek” açıklamasının yapılması hâlinde bunun siyasi bir okuması olabileceğini ifade etti:
“Bu söylem 2027’nin ilk yarısına yönelik bir erken seçim sürecinin işareti olur.”
Bununla birlikte yüzde 30 ve üzeri artışın da benzer bir algıyı güçlendireceğini belirten Sayılgan, yüzde 20–25 aralığında tek seferlik bir artış yapılması durumunda erken seçim beklentisinin 2027’nin ikinci yarısına sarkabileceğini söyledi.
“Türkiye’de çalışanların yüzde 50’si asgari ücretle geçiniyor”
Sayılgan, Türkiye’nin ücret yapısına ilişkin dikkat çekici veriler paylaşarak şunları söyledi:
“Gelişmiş ülkelerde asgari ücretle geçinen oranı yüzde 5–10’u geçmez. Türkiye’de ise çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretli. Bu, yapısal bozulmanın göstergesidir.”
Emeğin toplam gelirden aldığı payın bir önceki çeyrekte yüzde 38 iken bu çeyrekte yüzde 35’e gerilediğini belirterek durumu “dramatik” olarak nitelendirdi.
İşletmeler de baskı altında
Sayılgan, artışın sadece çalışanları değil işverenleri de zorladığını belirterek, “İşveren yalnızca ücreti değil üzerine sigorta, prim ve vergi eklenen giydirilmiş maliyeti de ödüyor. Krediye erişim sorunları ve ihracat fiyatlamasındaki zorluklar da eklenince işletmeler ciddi baskı altında.” dedi.
Bu nedenle ücreti alanın da verenin de mutsuz olduğunu söyleyen Sayılgan, bunun yapısal sorunların bir yansıması olduğunu ifade etti.
“Asgari ücretten vergi alınmadıkça tartışma bitmez”
Vergi sisteminde köklü reform ihtiyacına dikkat çeken Sayılgan:
“Doğrudan verginin payı artırılmadan, asgari ücretten vergi alınmaması politikasına geçilmeden bu tartışma bitmez.”
“Zam oranı değil, enflasyonun etkisi belirleyici”
Sayılgan, yüzde 20–30 hatta yüzde 50 gibi yüksek artışların bile kalıcı çözüm sağlamayacağını söyleyerek şunları ekledi:
“Sorun zam oranı değil; o ücretin birkaç ay sonra enflasyon karşısında erimesi. Fiyatlama davranışları yukarı yönlü oldukça yüksek zamlar bile yalnızca birkaç ay dayanır.”
“Her yıl aynı döngü: tur tur görüşme, hakem ve sonuç”
Asgari ücret sürecinin artık rutin hâle geldiğini belirten Sayılgan, “Her yıl birinci tur, ikinci tur, üçüncü tur… Sonunda hakeme gidilen ve hakemin açıkladığı rakamla bağlanan bir süreç. Yapısal sorun çözülmediği sürece tablo değişmeyecek.” dedi.




